Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Üçüncü Gün: Çandır-Bozkır Etabı, 17 Haziran 2009

Djü’nün “Motorlupisiklet Diaries” isimli günlüğünden:

Sevgili günlük. Artık motoru devirmemeye kendi kendime söz verdim. Lütfen beni destekle sevgili günlük.

Çandır, Sütçüler, Kasımlar, Kesme’ye gelmeden Seydişehir yol ayrımı. Zemin çok kötü ve Kuyucak Dağı’na 2.500 rakıma dek 11. km tırmanış, 11 km iniş. Konya tarafında Yeşildağ, Durak’dan Büyükgözat dağı’nı aşarak Seydişehir. Patlak teker. Etli ekmek. Bozkır. Olağanüstü dağ manzaraları.

Fırıncı ile kahvaltı

Sabah Djü her zamanki gibi erkenden uyanarak fırıncıya gitmiş. O döndükten beş dakika sonra fırıncının eşi gelerek bizi kahvaltıya davet etti. Fırıncının isminin « Ömer » olduğu teyit edildi. Hormonsuz, gerçek biberler, domatesler, nefis bir peynir, nefis bir kahvaltı. Eski bisiklet turu arkadaşları, özellikle de M-Lee nin dedikoduları yapıldı. Fırıncının oğlu Amerika’da okumuş. Şu anda Isparta’da çalışıyormuş. Ömer, eski motorculardan. İki nedenle bırakmış. Birincisi ; koruma olmaksızın kışın motor kullanmaktan dizlerinde başlayan romatizma, son ve kesin olanı ise ; motor üzerinde iken yorgunluktan uyumuş ve düşmüş. Alnında hala bir iz var. Buna rağmen gözlerini bizim motorlardan ayıramadı. « Başlayacam tekrar » dedi durdu. Karısı ona kızgın kızgın baktı. Ve buna rağmen Mou’nun motoruyla bir tur bile attı.

Djü ile Mou

Bir barışma anında…

Djü ve yayladan iniş

Djü o bir dağ canavarı…

Kuyucak Dağı

Bu dağ canımıza okudu. Fakat 150 km fazla yol yapmaktan kurtulduk. O civarın süper bir kestirmesi…

Kuyucak Zirvesi

Nihayet zirvedeyiz. Buraya dikmek için bayrağımız yoktu. Sevincimizden uçurumun kenarında zıpladık. Resimden belli olmuyor ama, arkası fena uçurum. Karşıda yörük çadırları… Gerçi bu çıkışın bir de inişi var. Du bakalım…

Sha ve Kuyucak Dağı

Sha “Buralar hep babamındı” işareti yaparken…

Mou

Kahkahanın kırılma noktası. Muhtemelen Djü’nün belkıran bir esprisine gülüyor…

Üçüncü Gün: Hikâyesi

Bugün Djü eşeği hiç yıkmadı…

Sütçüler-Kasımlar arası nefis bir dağ ve yayladan geçtik. Kasımlar, dağın başında, ıssız ve güzel bir dağ köyü. Nüfus hızla azalmakta. Bir kaç kişi ile sohbet ettik. Sha’nın benzini iyice azalmıştı. Köy bakkalında pet şişe ile benzin satıldığını öğrenip bir pet şişe benzin aldı. Depoya koymaya çalışırken benzinin yarısı dışarıya aktı. Djü yine çok öfkelendi. Sha onu sakinleştirdi…

Yolda Mou’nun yolun yönüne dair bir kaç hissiyatı başarısız sonuç verdi. Sonuncusunda Mou “Ya Djü, benim bir hissim var” dediğinde Djü “Houston we have a problem” cümlesi kadar tarihe geçecek cümlesini söyledi: “Devam et Sha…”

Kuyucak inişinde toprak yolda gider iken birdenbire yola bir kapı çıktı. Yolun iki tarafına duvar inşa edilmiş, geniş ve lastik tekerlekli bir kapı konmuş. Allahtan kilitli değil. “Yolda kapı ne alaka?” diye düşüne düşüne inişe devam ettik. Sonra birine sorduk. Meğer hayvanlar geçmesin, sürüler birbirlerine karışmasın diyeymiş. Mou; “Çok geç, geçtik biz artık” dedi. Sha ve Djü puhf diye nazikçe güldüler, sorduğumuz adam bize ciddi ciddi baktı…

Ünlü “Huğlu Av Tüfeği Fabrikası” görüldü. Durak kasabası çıkışında Sha’nın arka lastiği patladı. Mou ivecenlikle çantasından bir “patlak lastik spreyi” çıkardı ve tekere dayadı. Ancak lastiğin ve jantın her yanından dışarıya köpük fışkırdı. Ders 1: Bu spreyler iç lastikli tekerleklerde kullanılmaz, sadece tubeless lerde işe yararmış”

Djü Durak tan 70’li yıllar modeli bir Renault 12 nin kesilmek sureti ile kamyonete döndürülmüş halini buldu getirdi. Sha’nın motor kamyonete yüklendi ve yola çıkıldı. İstikamet; Seydişehir

Kamyonetin şöförü, iyi insan, güzel insan Mevlüt sadece gaz parasına giderim demişti. Sha yolda “ya Mevlüt abi, 30 TL dedik ama, az olmasın bu para, senin hakkını yemeyelim…” dediğinde Mevlüt gülümseyerek Sha’nın camoka bıyıklarına baktı ve “Yeterdir abi, senin bıyıklarının hatırı var…” dedi.

Yanlış bir karar ile Seydişehir’de kalmadık ve Bozkır’a gidon kırdık. Gayet kafkaesk ortamlarda birer bira içtik. Belediye otelinde yer bulduk. Ortam o kadar kasvetli idi ki, birlikte olmamız aramızdan birinin ani bir bunalım ile intihar etmesini engelledi.

Birahanedeki TV de saatlerdir oynayan maça bir göz atıp “Galatasaray Güney Afrika ile mi oynuyor?” diyen Mou’nun futbola ilgisizliği Sha ve Djüyü epeyce eğlendirdi.

Günün İncisi Sha’dan geldi: Sha fırıncının karısına soruyor; “Peki Ömer abi ile nasıl tanıştınız? Kadının cevabı; “E valla geldi beni istedi öyle tanıştık”. Şimdiii, yani kadın “Starbucks’da kahve içerken” mi desin? İlahi Sha)))))))

Günün geyiği: Djü şöyle bir şey ortaya attı: Yamaha 200 lük yeni bir motor çıkarıyormuş. Hem enjeksiyonlu hem de abs li imiş. Bu bizim için ideal bir motor olabilirmiş. Üstelik de fiyatı fazla pahalı olmayacakmış. Bir kaç gün, medeniyet internetine ulaşıp gerçeği öğrenene kadar böyle bir hayal kurmamıza yol açacak bir balon… Büyük geyikti. Bravo diyoruz Djü…

Bilanço: Djü bugün hiç eşek yıkmadı. Sha’dan bir patlayan lastik teması gördük. İki şey öğrendik: 1/ Spreyler tubless lastiklerde işe yarıyor. 2/ Motorcu olacaksak lastik söküp takmayı illa ki öğrenmemiz gerekiyor…

Sha ve Djü akarsu kenarındaki sinekli düz yol nedeniyle kask takmak zorunda kaldılar.

Devamı için;

Ana Sayfa – Derin Anadolu
Devam: Dördüncü Gün: Bozkır – Bucakkışla Etabı

Email: ridinginnercircle@gmail.com