Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Beşinci Gün: Bucakkışla - Mersin Etabı, 19 Haziran 2009

Bucakkışla, Köprübaşı, Mut ve Silifke üzerinden Mersin. 253 km

Bucakkışla’dan Köprübaşı’na kısacık bir toprak yol vardı ve Göksu’nun kenarından gidiyordu ve biz aslında onu arıyorduk. Ancak Bucakkışla’da bize o yolu bir türlü tarif edemediler. Bir kaç fodepar korkusu ile 2.200 km rakımlı bir dağa boşu boşuna tırmandık. Ama kader bizim 2.200 rakımda bir tuvalet bulmamızı ve orada hacet gidermemizi emretmişti, kaderden kaçılmazdı. Yukarılar çok ama çok soğuktu. Bu nedenle, o 10 km lik mesafeyi dağdan 5 saatte 55 km yapmak suretiyle geçmek zorunda kaldık. Üstelik neler neler oldu...

Doğaya uyanmak

Sha ve Mou’nun sabah mahmurluğu içinde uyanmaları. Sha’nın yatağı patlamış veya inmiş. Olayı anlamaya çalışıyor. Mou ise kafası üşüdüğü için yemenisini başörtüsü yapmış.

Sha & Zirve

Soğuk ama güneşli…

Köprübaşındaki Mucizevi Motor Ustası

Dağbaşında yedek fren kolu, debriyaj kolu ve hatta buji bulmanın sevinci. Eski motosikletler…

Yol

Gerideki yola bakış

Park Yasağı

Silifke veya Mut. Motosikletlerin park etmesi yasakmış. Keşke sigara yasağı da böyle olsa...

Beşinci Gün: Hikâyesi

Bugün Sha’nın günü. Yanlışlıkla çıktığımız dağ yolunda, aşağıya Göksu kıyısına inmeye çalışırken inanılmaz kötü bir toprak yola girdik. Mou ve Djü öndeyken geride kalan Sha’dan Djü’ye bir telefon geldi. Dialog şöyle;

  • Djü: “Aloo”
  • Sha: “…..” telefon cızırdar, Djü duyamaz
  • Djü: “Alov, Sha, ne oldu? Ne oldu?”
  • Sha: “Eşşeğin z..ki oldu. Düştüm diyorum. Gel yardım et.. »

    Sha hafif bir şarampol düşüşü gerçekleştirmişti ama oldukça yaratıcı idi. Tek bir düşüş ile hem sağdaki fren kolunu kırmış, aynı zamanda soldaki debriyaj kolunu ise boynuz şeklinde yamultmuştu. Dizlerinde de hafif sıyrıklar vardı. Fren çalışmadığı için tek başına motoru kaldıramıyordu, eğimde motor hareketlenip daha öne devriliyordu. Sola düşen motorda sağdaki fren kolunu nasıl kırabildiğini bir türlü anlamadık. Önce cevabını bulmamız gereken soru bu dağdan ve bu kötü yoldan Sha’nın sadece arka fren ile nasıl ineceği idi ?

    Cesaretimizi topladık, hep beraber motoru dikleştirdik. Kopan fren kolunun dibindeki ufacık alana parmağıyla basa basa ve ağırlıklı arka freni kullanarak Sha 40 km den fazla yaptı.

    Köprübaşı’nda fren kolu bulmak gibi bir umudumuz yoktu. Fakat köye ilk giren Mou cengaverce mutlu haberi getirdi. Köyde canavar gibi bir motor ustası vardı ve yedek fren kolu da vardı. Sevincimiz seller gibiydi. Fren kolunu yerine taktık, uydu, ve yanımıza birer fren, debriyaj kolu ve bir de yedek buji aldık

    Mut-Silifke-Mersin etabı için ana yola çıkmamız gerekliydi. Ara yollardan, dağ yollarından ayrılmak her türlü zorluğa rağmen pek hoşumuza gitmedi. Yolu kapatıp gelen birbirini sollamış meyve kamyonları, iki üç kez tehlikeyle burun buruna gelmek vs..

    Silifke de kavga koptu. Tozlu toprak yollarda yüzlerce kilometreden sonra artık zincirleri yağlamamız gerekiyor. Mou kesinlikle « x-ring, o-ring » zincir tipine göre yağlama yapmamız konusunda ısrarlı. Djü ve Sha’nın ise bu hiç umurunda değil. Onlara kalsa zincirlere sana yağı bile sürecekler. Bulunan ilk motor tamircisinde Djü ve Sha zincirlerine doğrudan motor yağı sürdürüyorlar. Mou ise sprey şeklindeki yağlardan arıyor. Djü, Mou’nun bu tür titizlenmelerine hiç aldırmadan « Devam et Sha » şeklindeki ünlü cümlesini tekrarlamakta…

    Silifke-Mersin etabında Mou ve Sha geride, şehirde kalıyorlar. Djü onları « Cennet Cehennem » tabelasının altında beklediğini söylüyor ve bekliyor da. Ancak bu kez bir yaratıcılık örneği gösterip yolun « soluna » park ediyor. Bu sırada da güzel insan, motorcu Toygar ile tanışıyor.

    Önce Mou, doğal olarak yolun sağında Djü yü ve motorunu arıyor, göremeyince « gitti herhalde » deyip ona yetişmek için basıyor. Sonra da doğal olarak Sha aynısını yapıyor. Böylece Mou Mersin’e girdiğinde Sha Erdemli’de, Djü ise hala Silifke çıkışında bekliyor.

    Mersin de bir sahil kafesinde buluşulduğunda Djü’de surat ve küfürün bini bir para. Mou ve Sha gayet alttan alarak sayın liderlerinin sinirini yatıştırıyorlar. Sonra güzel insan Toygar arıyor. Hotel aramamamızı, bize teyzesinin yazlığını ayarladığını söylüyor. İşte motor camiası böyle güzide bir camia. Bir saat önce yolda tanıştığı bir motorcuyu kendi evinde misafir ediyor Toygar.

    Toygar bizi önce Mersin Motor Kulübü’nün toplantısına davet ediyor. Kir-pas yüzünden gidemiyoruz. Sonra geceleyin Toygar eşini (Aslı), abisini (Tolga) ve Barış diye bir motorcu arkadaşını da alıp kaldığımız siteye geliyor. Gece sahilde bira içerek, çok güzel, dostluk dolu bir muhabbet ediyoruz.

    Toygar Suzuki’sini satılığa çıkarmış. Babaları ise şu an arkadaşları ile birlikte Avrupa’yı motorla gezmeye gitmiş. (Modelini hatırlamıyorum ama babasının çok kıyak bir motoru var) Barış bir KLE 500 (Djü’nün ilk motoru) kullanıyor. Mersin Motor Kulübünün aktivitelerini, onların hayat hikayelerini dinliyoruz, kendimizinkini anlatıyoruz. Bizi hayret ve takdir ile karşılıyorlar. 150 lik motorlarla bu kadar uzun yol yapmamıza, yaşadığımız zorluklara şaşırıyorlar. Telefonlar alınıp veriliyor, mutlaka bir gün bir yerde görüşmek üzere diyoruz.

    Bilanço : 253 km. Sha’dan yaratıcı bir düşüş. Bir fren kolu. Dizaltında sıyrıklar. İki kavga. Yeni dostlar.

    Not : Djü son üç gündür hiç eşeği yıkmadı. Bu çok ilginç ! Hadi hayırlısı…

    2. Not : Sha’nın dudaklarında aniden uçuklar belirdi. Sürdüğü kremler yüzünden arap bacı gibi görünmeye başladı. Djü ve Mou bunu yaptığı hafif düşüşten korktuğu ve dudaklarının uçukladığı şeklinde yorumluyor.

    Devamı için;

    Ana Sayfa – Derin Anadolu
    Devam: Altıncı Gün: Mersin – Gaziantep Etabı

    Email: ridinginnercircle@gmail.com